Hipnoterapide duygu odaklı çalışma sistemi üzerine (danışanın izni ile) vaka örneği;
Yeni evli bir danışan. Eşi, işi nedeniyle haftada bir şehir dışında kalıyormuş. Danışan da yalnız kaldığı zaman terk edilmiş hissediyor, kendi tabiriyle 10 yaşında bir çocuk gibi ağlamaya başlıyormuş. Sevilmediğiyle ilgili düşünce ve hisleri oluyor, doğru olmadığını bildiği halde eşine de suçlayıcı mesajlar atmaktan kendini alıkoyamıyormuş. Aynı durumlar nişanlılık dönemlerinde de olmuş ancak evlenince çözüleceğini düşünmüşler. Fakat evlilikte de devam edince ciddi sorun haline gelmeye başlamış. Bana da bu durum için başvuru yaptı ve seansta ‘terk edilmişlik’ hissi üzerine çalıştık.
Regresyon seansında ‘bu hissi yaşadığın hayatındaki ilk ana gidiyorsun’ telkinini verdiğimde 4-5 yaşında sabah uyandığı bir ana gittik. Sabah uyandığında annesinin işe gitmek için hazırlandığını fark ediyordu ve gitmemesi için ağlıyordu. Annesi yine de gidiyordu, o da tekrar uyuyor ve yine uyandığındaysa koskacaman evde yapayalnız buluyordu kendini. Ne kadar seslense de kimseden cevap gelmiyordu ve uzun bir süreyi yapayalnız ağlayarak geçiriyordu. O zamanki ‘terk edildim, kimse beni sevmiyor, istemiyor’ algısı, gün içinde eşiyle -kendisine göre- uzun süre iletişim kuramadığı zamanlarda bile tetikleniyordu. Tüm bu kısımlarda gereken çalışmaları yaparak tıkanan duyguların döngüsünü tamamladık ve olaya yeni bir anlayış geliştirdik. Seansı ise ‘rahatlama ve huzur’ hisleriyle tamamladık.
Danışanın geribildirimi ise artık yalnız kalmayı sorun etmediği ve eski hislerinin, düşüncelerinin gittiği şeklinde oldu.
Hipnoterapinin özü bugün yaşanan yoğun hissin temelinin atıldığı olay mahalline dönerek, o zaman ifade edilememiş duyguların ifadesi sağlamak ve yeni bir farkındalık geliştirmektir. Böylece bugünü de daha sağlıklı yaşayabiliriz.
Mutlulukları daim olsun diyorum. ✨