Hipnoterapide travma odaklı çalışma üzerine (danışanımın izni ile) vaka paylaşımı:
Hipnoterapide regresyon çalışmalarını genellikle ilk çocukluk döneminde yaşadığımız travmatik olaylar üzerinde yaparız. İlk olayları çalışırken de ‘şu olay bu olay’ diye bir yönlendirmemiz olmaz, yalnız ‘bu hissi yaşadığın hayatındaki ilk ana git’ şeklinde bir telkin veririz. Ancak bazı yaşam olayları var ki yakın geçmişte yaşanmış olsa dahi muhakkak çalışılmalı diye düşünüyorum. Bu vakayı da böyle bir çalışmaya ihtiyacı olanlara yol gösterici olması niyetiyle yazıyorum.
Danışanım hem kendisinde hem eşinde taşıyıcı olarak bulunan genetik bir rahatsızlıktan dolayı yıllarca tüp bebek denemesi yapmış fakat bilinmeyen sebeplerden dolayı en fazla 11.haftada düşmüşler ve en sonunda doktorun teşvikiyle her şeye rağmen normal hamileliğe karar vermişler. Normal hamilelik süreci gayet güzel giderken 6.ayda bebeğin kalbinde sorun olduğunu öğrenmişler. Bundan sonraki süreç ise ‘kalp sorunu düzelir mi, bebeğimi ve bizi nasıl süreçler bekliyor, yaşar mı..?’ vb sorularla dolu kaygılarla geçmiş. Bebek doğduğunda ise danışanım hiç göremeden yoğun bakıma almışlar. Sonraki süreçte bir ay boyunca evinde beklemiş, bebeğini kötü halde görmeye dayanamayacağını düşündükleri için hastaneye gidememiş ve bir ayın sonunda bebeğini hiç göremeden vefat ettiği haberini almış. Daha sonraki yıllar ise yoğun suçluluk, hüzün, boşluk, acı, hayattan keyif alamama duyguları, çocuklarla ilgili konuşulan ortamlardan kaçma davranışları, boş gebelikler ve yine başarısız tüp bebek denemeleriyle geçmiş ve bir bebek sahibi olma isteği takıntı haline gelmiş. Bana geldiğinde danışanımın isteği ‘her şeye rağmen, bebek sahibi olsa da olmasa da eskisi gibi hayattan keyif alabilen, mutlu bir insan olmak’tı. Ortada tüm bu durumları başlatan net ve ağır bir yaşam olayı olduğu için öncelikle bu konuyu çalışmamız gerektiğine karar verdim ve danışanım da kabul etti. Böylece regresyonda bu olayın yaşandığı yıla gitmesi için telkin verdim ve danışanım doğum için hastanede olduğu ana gitti.
O zamandan başlayarak doğumhanede hatırladıkları, doğum sonrası uyandığında yaşadıkları, evde bekleme sürecinde olanlar ve bebeğinin ölüm haberini aldığı ana kadar tek tek çalıştık. Ve sonunda bence en önemlisi gestaltta kullandığımız ‘boş sandalye’ tekniğini hipnoterapide uygulayarak bebeğiyle yüzleştirdim ve böylece danışanım o güne kadar yaşadığı tüm pişmanlık, suçluluk, özlem, sevgi duygularını bebeğine ifade ederek, bebeğinin perspektifinden de kendine bakma ve kendisini affetme imkanı buldu. Böylece aslında yıllarca kapanmamış olan bir hesabı kapatmış olduk. Huzur hisleriyle seansı sonlandırdığımızda danışanımın ilk söylediği 'buna gerçekten ihtiyacım varmış' oldu. Ve sonraki süreçlerde ise geri bildirimi; artık çocukların bulunduğu, konuşulduğu ortamlarda rahatça kalabildiği hatta onlara dokunabildiği, sevebildiği ve kendisini çok daha iyi hissettiği şeklinde oldu. Danışanımla bir sonraki çalışmamızda ise isteği üzerine embriyo transferinde vücudunun embriyoyu kabul etmesi, embriyonun rahme tutunabilmesi, kendisinin transfer ve sonraki bekleme süreçlerinde kaygılardan arınmış rahat, sakin ve dingin hissetmesi üzerine bir motivasyon çalışması yaptık. Ve bence bu motivasyon çalışmasının en önemli kısmı da danışanımı, her iki olasılığı da sağlıklı bir şekilde karşılayabilmesi için hazırlamak oldu. Kendisinin ilk geldiğinde istediği gibi ‘her şeyden özgür olarak hayattan keyif alabilmesi, mutlu olabilmesi’ adına.. Şuan süreç huzurlu, olumlu ve sağlıklı bir şekilde işliyor, her şeyin danışanım ve ailesi adına güzel ve keyifli devam etmesi dileğiyle ☺️✨